Kâğıt ve kalem, geçmişi geleceğe taşıyan, uygarlığı şekillendiren iki önemli nesnedir. Bu iki nesne insan ile, insan da bu iki nesne ile anlam bulmuştur. Medeniyet bu iki nesne üzerinden yükselmiştir. İnsan, cehlini bu iki nesne ile yenmiş, kâinatı şekillendirmiştir. Kâğıt ve kalemi anlamlı kılan iki insani eylem: okumak ve yazmaktır. Yazmak; yeniden var olmak, kendini tanımak, okumak; hayatı anlamlı kılmaktır.
Çok küçük yaşlardan itibaren okuyan, lise döneminden itibaren yazmaya başlayan bir öğretmen olarak fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeyi ve okuma-yazma aşkını aşılamaya çalışıyorum. Bu hedef doğrultusunda görev yaptığım Gebze Çözüm Kolejinde dönem başında “Yaratıcı Yazarlık Atölyesi” adında bir kulüp kurduk. Amacımız öğrencilerimizin kendi doğasını tanıması, bilgi, beceri ve yeteneklerinin farkına varmasıydı. Öğrencilerimiz atölyede yaptıkları çalışmalarda kimi zaman bilim-kurgu türünde metinler yazarak hayal dünyasının sınırlarını zorladılar, kimi zaman da şiirler yazarak duygularını aktardılar, kimi zaman hikayeler, kimi zaman fıkralar yazdılar. Ellerine her kâğıt ve kalemi aldıklarında yeni bir serüvene, yeni bir yolculuğa başladılar. Şairlerin mısralara tutunuşu gibi tutundular yazdıkları her mısraya, kalemi her ellerine aldıklarında kendilerini buldular, hayal ve düşünce dünyasında var oldular.
Bu yolculuktaki yol arkadaşlarım; kıymetli öğrencilerim Muhammed Sinan Kaya, Sena Doğan, Ecrin Elbir, Ensar Ekinci, Mustafa Baran Korkmaz, Ela Nur Şahin, Kitem Alsatam, Deniz Karakuş, Elif Ecevit ve Alperen Yılmaz’a teşekkür ediyorum. Genç yazar adayı öğrencilerimizin mürekkepleri kurumasın. İçlerindeki yazma aşkı daim olsun…