Bir okuyucumuz, "Bir yakınımın vasisiyim. Vasisi olduğum yakınımın mallarını satabilir miyim, buna yetkim var mı?" şeklinde bir soru yöneltmiş. Bu günkü yazımızda bu konuyu detaylarıyla ele alacağız.
Öncelikle vasiliğin ne olduğuna bakalım. Vasilik, bir kimsenin akıl hastalığı, hükümlülük, yaş küçüklüğü, kısıtlılık gibi yetkin olmadığı hallerde malvarlığının yönetimi ve kişilik haklarının korunmasını sağlamak üzere atanan kişi demektir. Mahkeme genelde vesayet altına alınacak kişinin eşini, yakınını veya onların seçeceği kişiyi vasi tayin eder. Vasi, kişinin hak ve menfaatlerini koruma yükümlülüğüyle onun adına hukuki işlem yapar. Türk Medeni Kanunu’nun 413. maddesine göre, bir vasi, kısıtlıya ait malların yönetiminde ve tasarrufunda sınırlı yetkilere sahiptir. Taşınmazların satışı gibi önemli işlemler, vesayet makamlarının iznine ve yasal düzenlemelere tabidir. Kısıtlının taşınmazlarının satışı, yalnızca kısıtlının menfaatinin gerektirdiği durumlarda ve vesayet makamının talimatları doğrultusunda yapılabilir. Taşınmazın satışı için öncelikle Asliye Hukuk Mahkemesi’nden izin alınması gerekmektedir. Mahkeme, taşınmazın niteliği, kısıtlının ihtiyaçları ve satışın gerekliliğini değerlendirir. Bu süreçte, genellikle şu belgeler talep edilir:
- Değerleme raporu: Taşınmazın piyasa değerini gösterir.
- Sağlık ve finansal durum raporları: Kısıtlının mevcut ihtiyaçlarını ve satışın menfaatine uygunluğunu ortaya koyar.
- Yönetim planı: Vasi tarafından hazırlanır ve satışın gerekçelerini açıklar.
Mahkeme, izin verirken taşınmazın değerine, satış şartlarına ve kısıtlının menfaatine uygun olup olmadığına dikkat eder. Satışın şeffaflığı ve adil olması için satış ilanlarının uygun şekilde yapılması zorunludur.
İzin alındıktan sonra, taşınmaz genellikle açık artırma yöntemiyle satılır. Satış işlemi, vesayet makamının görevlendirdiği kişiler ve vasi gözetiminde gerçekleştirilir. Açık artırma sonucunda ortaya çıkan ihale, vesayet makamının onayı ile kesinleşir. Bu onay, ihale tarihinden itibaren en geç on gün içinde verilmelidir. Satış bedeli, onay tarihinden itibaren on gün içinde alıcı tarafından ödenir ve belirlenen bir milli bankaya yatırılır.
Satıştan elde edilen gelir, kısıtlının bakım, sağlık, eğitim ve diğer yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmak üzere değerlendirilir. Vesayet makamı, bu gelirin kullanımına ilişkin talimatlar verebilir. Ayrıca, satış tamamlandıktan sonra vasi, işlemin detaylarını ve elde edilen gelirin nasıl kullanılacağını içeren bir hesap raporunu vesayet makamına sunmak zorundadır. Bu rapor, işlemlerin şeffaflığını ve kısıtlının menfaatine uygunluğunu belgelemek için önem taşır.
Kısıtlının hakları, satış işleminin yasal prosedürlere uygun şekilde yürütülmesi ve vesayet makamının denetimiyle güvence altına alınır. Satış izni, yalnızca satışın kısıtlının menfaatine olduğu anlaşıldığında verilir. Kısıtlı, satış kararına itiraz edebilir ve gerekirse yargı yoluna başvurabilir. Eğer kısıtlı, vasisinin aldığı kararların kendi menfaatlerine aykırı olduğunu düşünüyorsa, bu durumu vesayet makamına bildirerek itirazını iletebilir. Bu şekilde, vesayet altındaki bireylerin hakları korunurken, ihtiyaçlarına uygun çözümler sunulması hedeflenmektedir.