Vefalı olmak, arkadaşın hayattayken hayatının sonuna kadar onun yanında yer almak ve ölümünden sonra bu bağı evlatları ve arkadaşlarıyla sürdürmektir. Zira bu sevgi, ahiret için bir yatırım hükmündedir. Ölüm sonrasında kesilirse yapılmış olan ameller de değerini yitirir ve tüm çabalar boşa çıkar. Bu sebeple şöyle denilmiştir:
"Arkadaşının ölümünden sonra ona karşı az vefalı olan şahıs, hayatı döneminde çok vefalı olandan daha iyidir."
Hadis kaynaklarımızda şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Peygamber (s.a.a), yanına gelen yaşlı bir kadına çok saygı gösterdi, sahabeler bu kadının kim olduğunu merak edip sorunca Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: Bu kadın, Hatice’nin hayatı döneminde bize gelip giderdi.
Vefalı olmanın diğer bir göstergesi ise arkadaşın tüm akraba ve arkadaşlarına karşı saygılı olmaktır. Diğer bir gösterge ise, arkadaşının mal veya makamı yükselirse eskiden beri ona gösterdiğin tevazu ve alçakgönüllülüğü fazlalaştırmadan eskisi gibi devam ettirmektir. Ayrıca onun düşmanlarına dost olmamak da bunlara ilave edilmelidir.
Kolaylık tanımak ve sıkıntıya düşürmemek
Arkadaşını sıkıntıya düşürecek şeyleri ondan istememek, ondan makam veya mal talebinde bulunmamak, kendisine karşı mütevazı olmasını, halini hatırını sormasını ve diğer haklarını yerine getirmesini istememek ve aksine onunla olan arkadaşlığıyla sadece Allah’a yakınlık kazanmayı amaçlayıp onun duaları ve beraberliğinden yararlanmayı hedeflemek.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"En kötü arkadaşın, sana sıkıntı çıkaran, hile yapmak için seni zorlayan ve kendisinden özür dilemeni isteyen kişidir."
İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Bana en ağır gelen arkadaşım, bana sıkıntı çıkaran kişidir ve ondan uzak durmayı tercih ederim. Bana en hoş gelen arkadaşım ise onunla birlikte iken kendimle birlikteymişim gibi vakit geçirdiğim arkadaşımdır."