İnsülin, glikozun enerji kaynağı olarak kullanmasını sağlar. Yediğimiz gıdalar sindirildiğinde ortaya çıkan glikoz sindirim sistemimizden emilerek kana karışır. İnsülin kandaki glikozun artışına cevap olarak pankreastan salgılanır ve glikozun hücrelerin içine girerek yakılmasını sağlar. İnsülin direnci, üretilen insülinin etkisinin zayıflaması anlamına gelir. Mevcut insülinin etkisi yetersiz kalınca pankreas insülin üretimini arttırır ve durumu telafi etmeye çalışır. Ancak, bir süre sonra pankreas yorulur ve salgılanan insülin miktarı kan şekerini normal seviyelerde tutmak için yetersiz kalır. Sonuçta zaman içinde şeker yükselmeye başlar, önce prediyabet ve sonra da diyabet ortaya çıkar.
İnsülin direnci belirtilerini şöyle sıralamak mümkündür:
Yemek sonrası gelen ağırlık, yorgunluk ve uyku hissi
Yemekten sonra şekerin kontrolsüz olarak düşmeye başlamasıyla el titremesi, terleme,
Mide kazınması
Kilo almanın kontrol edilememesi
Sık tatlı yeme isteği
Bel çevresinin giderek genişlemesi
Tansiyonun 13'e 8 veya daha yüksek olması
Konsantrasyon güçlüğü
Uyku bozukluğu
'Akantozis Nigrikans' denilen özellikle koltuk altı, kasık, boyun bölgelerinde esmerleşme
Karaciğerde yağlanma
Kadınlarda adet düzensizlikleri
Yapılan bilimsel araştırmalar fazla kiloların en az %7’sinin verilmesinin ve fiziksel olarak daha aktif bir yaşam sürdürmenin insülin direncini önleyebildiğini göstermektedir.
Dengeli beslenme programında bireyler 2,5 porsiyon sebze ve 2 porsiyon meyve tüketmelidir. Merve ve sebze zengin lif, vitamin ve mineral içeriği ve düşük glisemik indeksi olan karbonhidrat grubundandır. Fakat fazla miktarda tüketimi kan şekeri dengesini bozar ve kilo artışına neden olur.
Meyve olarak şeker yoğunluğu yüksek meyveler yerine yeşil elma, armut, erik, ayva gibi glisemik indeksi düşük meyveler tercih edilmelidir.
Kırmızı et, yağlı et yerine balık ve beyaz et tercih edilmelidir.
Haftada en az 150 dakika, mümkünse haftanın 5 günü 30 dakika olacak şekilde fiziksel aktivite planlanmalıdır.
Egzersizin mümkün olduğu kadar sabah aç karna, çok sıcak ve soğuk ortamlarda değil; öğünlerden 1-2 saat sonra yapılması tercih edilmelidir.
Günde 7 saat verimli uyku alınarak hormonâl düzen korunmalıdır.