Kurumlarda, özellikle de devlet kurumlarında, devletin ve umumun mülk ve imkânlarından bir kısmı kurum müdürlerinin ve sorumluların ihtiyarındadır. Böylece belirli durumlarda veya ihtiyaç ve zaruret hissedilen zamanlarda, kanunî yetkilere dayanarak bunlardan faydalanabilir ve kullanabilirler. Tasarruf yapılması ve israfın önlenmesi İslami bir esas olarak özel yaşamda da itina gösterilmesi gereken bir konudur, ama umumi mallar ve beytülmal hususunda tasarrufa riayet edilmesi üzerinde önemle durulmuştur. Hz. Ali (As.) çalışanlarına beytülmalin harcanması sırasında azami dikkat göstermelerini, tasarrufa riayet etmelerini, israftan ve saçıp savurmaktan kesinlikle kaçınmalarını tembihlemiştir. Mektuplarında yer alan tek bir örneği vereceğiz:
“Kalemlerinizi sivriltin, satırlarınızı birbirine yakın yazın, fazla yazmaktan kaçının, kastınızı daha kısa anlatın. Sakın ola ki fazla yazmayın, gevezelik etmeyin. Zira Müslümanların malı israf kaldırmaz!”
Hz. Ali (As.) diğerlerine beytülmal da tasarrufu tembihlerken, muhatap aldığı herkesten daha çok kendisi beytülmal hususunda dakik idi ve her türlü israftan kaçınıyordu. O, Müslümanların beytülmaline o kadar dikkat ediyordu ki akşam vakti kendisine hususi bir iş için başvuran kimselere cevap verirken beytülmale ait ışığı kullanmazdı.
Tarihî kaynaklarda şöyle geçer: Bir akşam Talha ve Zübeyir, şahsî birtakım meseleleri için Hz. Ali’nin (As.) huzuruna vardılar. İmam o sırada beytülmalin işleriyle uğraşıyordu. O ikisi içeri girdiğinde beytülmalin kandilini söndürdü ve evinden bir kandil getirmelerini buyurdu! Birkaç dakika için bile olsa beytülmalin kandilinin ışığının şahsî meseleler için kullanılmasına razı olmadı. Şüphesiz Hz. Ali’nin (As.) bu tembihi (küçük-büyük) bütün meselelerde, tasarrufa dikkat edilmesi gerektiği yönündedir. Belki de İmam’ın cüz’i konulardaki bu dikkatinin asıl hedefi, çalışanlarının tasarruf ruhunun güçlenmesini ve umumi malların özellikle büyük çapta israftan, saçıp savrulmasından kaçınmalarını sağlamaktır.