Peş peşe vahşet ve saldırı haberlerinin ardından kadınlar sokakta daha da endişeli. Kendini savunmak isteyen kadınlar elektro şok ve biber gazı aratırken bu ürünleri satanlar ise fiyatlarını artırdı.

Suç makinesi Yunus Emre Geçti'nin polis memuru Şeyda Yılmaz'ın öldürülmesi, Fatih'te kadınların vahşice katledilmesi ve Beyoğlu'nda sokak ortasında cinsel saldırı sonrası kadınların endişesi Google trendlerine de yansıdı. Aramalarda cumadan bu yana elektro şok, biber gazı öne çıktı. Sözcü TV'de konuşan gazeteci Altan Sancar, Google'ın arama trendleri ile ilgili dikkat çeken verileri paylaştı. Sancar "Dünden bu yana çok büyük artış gösteren aramalara dikkatinizi çekeceğim. 'Elektro şok silahı', 'savunma aletleri','Biber gazı taşımak suç mu?'" Google'da en çok arananlar arasında. İpek Özbey de söz konusu ürünler için  "Fiyatlar artmış diyor. Turhan (Çömez) Bey'de de böyle bir bilgi var" dedi.

FİYATLARI ARTTI

Sancar sözlerine şöyle devam etti. Doğru. Doğru arttı. Marka vermeyeyim ama teklisinin dahi fiyatı 250 TL civarına gelmiş durumda, son bir hafta 10 gündür. Bakın devam ediyor, 'şok tabancası', 'biber gazı', 'elektro şok cihazı yasal mı?' diye devam ediyor.  Dakika dakika zaten arama trendlerini görmemiz mümkün. İşin tuhaf tarafı mesela 5 Ekim saat 20.38 sularında tam 80 kişi biber gazı almak için bir arama yapmış Google'da.  Ondan 5 dakika, 15 dakika önce 100 kişi arama yapmış biber gazı almak için.

"KULLANMAK NASİP OLMASIN AMA..."

Giriyoruz online alışveriş sitelerine. Online alışveriş sitelerindeki yorumlar... Sadece iki tanesini okuyacağım. O da şöyle; 'Kullanmak nasip olmasın ama aldık işte', Bir başka yorum; 'Kullanmak inşallah nasip olmaz ama eşime aldım' diye bir takım cümleler yazılıyor.  Bakın 'Çok sert tehlike anında iki elle bastırmak gerekir' gibi tarifler veriyorlar. Ve bunu kız arkadaşıma aldım diyenler var. 'Biber gazı çok önemli, hepimiz taşımalıyız' diyenler var gibi işte online alışveriş sitelerinde de böyle yorumlar var. Türkiye'de artan şiddet olaylarına farklı noktalardan bakmak gerekiyor. Katmanlı bir meseleyle karşı karşıyayız aslında. Kontrol dışında gelişen bir Z kuşağı gerçekliği ile karşı karşıyayız.