“Dilovası’nda yaşanan sızıntının sonuçları kamuoyuyla paylaşılmalı!”
ÇMO Şube Başkanı Tilki, sanayi bölgesi olan Dilovası’nda geçtiğimiz ay yaşanan sızıntı ile ilgili olarak, “Yetkili mercilerce derhal durum tespiti yapılarak yapılan tetkik sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması halk sağlığı açısından oldukça elzemdir” dedi.
Geçtiğimiz ay Dilovası İMES OSB’de bulunan bir fabrikada kimyasal sızıntı meydana gelmiş ve gökyüzünü duman kaplamıştı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Kocaeli Şube Başkanı Gökhan Tilki, konuyla ilgili açıklama yaptı. Yaşanan ve yaşanabilecek bu gibi vakalardan sonra bölgedeki anlık hava kalite değişimlerine karşı vatandaşların bilgilendirilmesi gerektiğini ifade eden Tilki, “Yayılımın miktarı, sürekli emisyon ölçüm sistemi ile kaydedilen veriler, sınır değerlerin aşım miktarı ve süresi ile ilgili bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır” dedi. Başkan Gökhan Tilki’nin açıklamaları şöyle: “Endüstriyel tesislerin ülkemizde en yoğun olduğu bölgede yer alan kentimiz Kocaeli, bilindiği üzere hem sanayi kaynaklı hem de trafik kaynaklı hava kirliliğinin etkisi altında kalabilmektedir. Doğalgaz kullanımının yaygın olduğu yadsınamasa da bölgemizde kırsal kesimlerde ısınma amaçlı kullanılan fosil kaynaklı yakıt kullanımı ise bir diğer kirlilik girdisi olarak kendini göstermektedir. Kentimizde, soluduğumuz hava üzerindeki bu genel girdilerin haricinde bir de endüstriyel kaza faktörü söz konusu olup bu durum tahmin edilemeyen içerik ve ölçekte sonuçlarla halk sağlığı etkileri ile karşılaşma riski teşkil etmektedir. Nisan ayında Dilovası’nda faaliyet gösteren bir firmadan alıcı ortama turuncu renkli bir duman yayıldığı haberi yerel basına da yansımıştır. Tesisteki aktarım esnasında yaşanan kaza sonucu meydana geldiği belirtilen olayda atmosfere, Nitrik Asit (HNO3) çıkışı gerçekleşmiştir. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının halk sağlığı adına paylaşıma açtığı Hava Kalitesi İzleme Sistem verileri ışığında bölgeye en yakın istasyon olan Kocaeli-Dilovası-İMES OSB 2-MTHM Hava Kalite İstasyonu verileri incelendiğinde olay günü ve ertesi günün hava kalite indeksinin sırasıyla 5 Nisan-19 HKİ ve 6 Nisan 18 HKİ olduğu, Azot Dioksit (NO2) konsantasyonunun ise 5 Nisan 2024-14:00 saatinde 37 µg/m³ olarak ölçüldüğü görülmüştür. Bununla beraber Karbonmonoksit (CO) verisinin bulunmadığı, Partikül Madde (PM) ve Kükürt Dioksit (SO2) değerlerinin ise tesis etki alanındaki bu istasyonda kaydedilmemekte olduğu belirlenmiştir.
“ASİT YAĞMURUNA NEDEN OLABİLİR”
Büyük ya da küçük çapta yaşanan bu ve benzeri endüstriyel kazalarda başta yerel paydaşlar olmak üzere halkın bilgilendirilmesi, yetkili mercilerce derhal durum tespiti yapılarak yapılan tetkik sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması halk sağlığı açısından oldukça elzemdir. Örneğin dozunu bilmediğimiz ve yerel Hava Kalitesi İstasyonu ile de net detayları tespit edilemeyen bu Nitrik Asit buharı emisyonu, yayılım dozuna bağlı olarak bölgede asit yağmuruna neden olabilir, konsantrasyonu ile ilintili şekilde bölgedeki ekinler, balık ve yaban hayatı üzerinde olumsuz etki yaratabilmektedir. Kentimizde kontrolsüz emisyon salımı vakalarına bir diğer örnek, yine aynı dönemde Dilovası bölgesinde yaşanmış, bir tesisin bacasından siyah duman çıkışı yerel gündemde yerini almıştır. Bu bölgede de yayılımın miktarı, sürekli emisyon ölçüm sistemi ile kaydedilen veriler, sınır değerlerin aşım miktarı ve süresi ile ilgili bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Antropojenik (doğal olmayan-insan kaynaklı) ve doğal yangınlar, ülkemizde çok rastlanmasa da volkanik faaliyetler ve çöl tozu taşınması gibi coğrafi etkenlerle oluşan toz kütle hareketlerinin de rüzgâr yönü, rüzgâr hızı gibi bir çok meteorolojik ve harici coğrafi parametrelere bağlı olarak imisyon modellemeleri ile yayılım yönleri belirlenmelidir. Çıkan sonuçlara göre etki alanındaki yerleşim yerleri için yetkili mercilerce zamanında yapılacak uyarı ve bilgilendirmeler halk sağlığı açısından oldukça kritiktir. Yaşanan ve yaşanabilecek bu gibi vakalardan sonra bölgedeki anlık hava kalite değişimlerine karşı yerel halkın hızlıca bilgilendirilmesi, aydınlatılması adına kullanılabilecek bir haberleşme kanalı ya da yerel yayın organları aracılığı ile gerçekleştirilebilecek duyuruların önemine dikkat çekmek isteriz. Ayrıca bilgi kirliliği ve dezenformasyonun da olumsuz etkileri düşünüldüğünde yerel yönetim ve yetkili merciler tarafından yapılacak ‘zamanında ve doğru’ bilgilendirmenin önemi daha da artmaktadır.”